-
1 onthullen
ortaya çıkarmak [-ır] v -
2 bring about
ortaya çikarmak -
3 bring to light
ortaya çikarmak -
4 call forth
ortaya çikarmak -
5 уличать
ortaya çıkarmak* * *несов.; сов. - уличи́тьон уличён в кра́же — hırsızlık yaptığı ortaya çıkarıldı
-
6 zutage
ortaya çıkarmak [zutage bringen]ortaya çıkmak [zutage treten] -
7 ferret out
ortaya çıkarmak* * *meydana çıkar -
8 барлыкка китерү
ortaya çıkarmak, meydana getirmek -
9 aufdecken
ortaya çıkarmakörtüsünü kaldırmak -
10 erkunden
ortaya çıkarmaksorarak öğrenmek -
11 reveal
ortaya çikarmak, açiga vurmak, ifsa etmek; esinlemek, tanrisal bir esinle bildirmek, pervaz, kapi dikmesi -
12 expose
n. gerçekleri açıklama, kirli çamaşırları açıklama, ortaya çıkarma, kirli çamaşırları açıklayan makale, gerçekleri açıklayan kitap————————v. bırakmak, ışıklandırmak, ortaya çıkarmak, terketmek, sergilemek, göstermek, teşhir etmek, açığa çıkarmak, ortada bırakmak, maruz bırakmak, karşı karşıya bırakmak, ışığa tutmak [fot.]* * *1. aç 2. maruz bırak (v.) 3. skandal (n.)* * *[ik'spəuz]1) (to uncover; to leave unprotected from (eg weather, danger, observation etc): Paintings should not be exposed to direct sunlight; Don't expose children to danger.) açıkta/meydanda/maruz bırakmak2) (to discover and make known (eg criminals or their activities): It was a newspaper that exposed his spying activities.) açığa çıkarmak3) (by releasing the camera shutter, to allow light to fall on (a photographic film).) ışığa tutmak, ışıklamak•- exposure -
13 herausbringen
herausbringen v/t <unreg, -ge-, h> çıkarmak; (veröffentlichen) a yayınlamak; piyasaya sürmek/çıkarmak; THEA sahneye koymak; fig ortaya çıkarmak;groß herausbringen -i ortaya sürmek;sie brachte kein Wort heraus gık bile diyemedi -
14 lay bare
v. açığa çıkarmak, açığa vurmak, ortaya çıkarmak* * *açıkça ortaya koy* * *(to show clearly; to expose to view: They dug up the road and laid bare the water-pipe; Shy people don't like to lay bare their feelings.) açıkca göstermek -
15 bring out
yayımlamak, çıkarmak, ortaya çıkarmak* * *1. ortaya çıkar 2. üret -
16 Vorschein
zum Vorschein kommen görünmek, ortaya çıkmak -
17 Lüge
Lüge <-n> ['ly:gə] fyalan, kıtır;eine faustdicke \Lüge kuyruklu [o katmerli] bir yalan;jdm eine \Lüge aufbinden birine yalan yutturmak;jdm \Lügen auftischen ( fam) birine palavra atmak;jdn \Lügen strafen birinin yalanını ortaya çıkarmak, birinin yalanını yüzüne vurmak;etw \Lügen strafen bir şeyin yalan olduğunu ortaya çıkarmak;\Lügen haben kurze Beine ( prov) yalancının mumu yatsıya kadar yanar -
18 strafen
strafen ['ʃtra:fən]jdn Lügen \strafen birinin yalanını ortaya çıkarmak, birinin yalanını yüzüne vurmak;etw Lügen \strafen bir şeyin yalan olduğunu ortaya çıkarmak -
19 déceler
-
20 détecter
См. также в других словарях:
ortaya çıkarmak — delilleriyle göstermek, ispat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaya dökmek — 1) çıkarmak, göstermek 2) açıklamak Bunun için dağarcığında ne var ne yok, tümünü ortaya döker. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana çıkarmak — 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor. R. H. Karay 2) bularak ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rezalet çıkarmak — rezalet sayılacak bir durumun ortaya çıkmasına yol açmak Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
icat çıkarmak — 1) hoş görülmeyen yeni bir huy, davranış göstermek 2) yadırganan bir yol tutmak 3) ortaya gereği olmayan bir sorun atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalancı çıkarmak — (birini) birinin yalan söylediğini ortaya koymak veya yalan söylememesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
satışa çıkarmak — satmak için ortaya koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf çıkarmak — 1) yeni bir şey söylemek, ortaya atmak Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun? Ö. Seyfettin 2) dedikodu yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana atmak — ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peyda etmek — çıkarmak, oluşturmak, ortaya çıkarmak, edinmek Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük